El Çekmek Nedir? Bir Bırakışın Ardındaki Sessiz Kahramanlık
Bazı kelimeler vardır ki, sözlükteki anlamları onları anlatmaya yetmez. “El çekmek” de onlardan biridir. Bu satırları yazarken içimden geçen tek şey, bir hikâyeyi sizinle paylaşma isteği… Çünkü bazen bir duyguyu anlatmanın en etkili yolu, onu yaşamış birinin gözlerinden aktarmaktır.
Bir Veda Kadar Sessiz, Bir Fedakârlık Kadar Gürültüsüz
Mert ve Elif’in hikâyesi, belki de hepimizin içinde bir yerlerde yaşadığımız bir hikâye… Üniversitede tanışmış, aynı hayallere sarılmış, yıllar içinde birlikte büyümüşlerdi. Mert’in dünyası sayılar, planlar ve çözümlerden oluşuyordu. O, her şeyi mantığıyla çözerdi. Elif ise duyguların kadınıydı. Küçük bir bakışın ardındaki anlamı hisseder, söylenmeyen sözleri kalbinin derinliklerinde duyardı.
Yıllar geçtikçe, hayatın yükü büyüdü. Mert, kariyerinde yükselmek için şehir değiştirmek zorundaydı. Elif’in ise ailesine olan sorumlulukları vardı. Ayrılık fikri, ilk başta ikisi için de uzak bir olasılıktı. “Bir yolunu buluruz,” dedi Mert her zamanki gibi stratejik yaklaşımıyla. “Yeter ki isteyelim.” Elif ise sustu. Kalbinin derinliklerinde, bazı yolların birleştirilemeyeceğini hissediyordu.
El Çekmek: Vazgeçmek Değil, Sevgiyi Başka Bir Yere Koymaktır
Günlerden bir gün, Elif gözyaşlarını tutamayarak Mert’in karşısına geçti. “Seni sevmediğimden değil,” dedi titreyen sesiyle. “Ama bazen sevmek, gitmene izin vermektir.” Mert anlam veremedi. Onun için sevgi, çözülmesi gereken bir problem gibiydi. Daha çok çabalayarak, daha çok plan yaparak çözülebilirdi. Ama Elif’in dünyasında bazı sorunlar çözülmek için değil, kabullenilmek için vardı.
İşte o anda Elif “el çekti.” Aşktan değil, sevgiden değil, birlikte kurdukları hayallerden değil… Kendisinden. Onu zorlamadan, kendini zorlamadan, sevdiği adamın yolunu açmak için geri çekildi. Çünkü bazen bir ilişkiyi kurtarmak, onu bırakmakla mümkündür. El çekmek, “artık umursamıyorum” demek değildir. Tam tersine, “o kadar çok umursuyorum ki, artık acıtmasın diye çekiliyorum” demektir.
Erkeklerin Çözüm Arayışı, Kadınların Kalp Dili
Mert için bu vedayı anlamak kolay olmadı. Mantığı, bu fedakârlığı bir yenilgi gibi algıladı. “Neden savaşmıyorsun?” diye sordu Elif’e. Oysa Elif savaşmıştı. Sessizce, kimsenin bilmediği bir cephede, kendi içinde. Kadınlar bazen dünyayı değiştirecek kadar güçlü olabilir ama sevdiklerinin yolunu açmak için bir adım geri çekilecek kadar da yürekli olurlar.
Erkeklerin çoğu, çözüm aramakla meşguldür; çünkü onlar için problemler çözülmek içindir. Kadınlar ise hisseder. Bazı şeylerin çözülmeyeceğini, sadece kabullenileceğini… İşte bu yüzden “el çekmek”, bir yenilgi değil, kalbin en derin zaferidir. Sevdiğini özgür bırakmak, kendini sessizce yok etmek pahasına onun mutluluğuna alan açmaktır.
El Çekmenin Öğrettiği: Bazen Sevgiyi Gösteren En Büyük Hareket, Gitmektir
Zaman geçti. Mert başka bir şehirde yeni bir hayata başladı. Elif, her sabah kahvesini yudumlarken onun mutluluğunu diledi. Kalbinde hâlâ bir sızı vardı ama aynı zamanda huzur da… Çünkü sevdiği adamın yoluna taş olmamış, aksine yolunu aydınlatmıştı.
“El çekmek” işte tam da budur. Birini silmek değil, onu en güzel haliyle hatırlamak. Onun mutlu olacağı bir dünyaya yer açmak için kendi varlığından vazgeçmektir. Bu, sevginin en sessiz ama en güçlü hâlidir.
Son Söz: Bırakmak Da Bir Sevmektir
Hayat bazen bizi sevdiklerimizden ayırır. Bazen kendi kararlarımız, bazen şartlar, bazen de zaman… Ama el çekmek, her zaman bir yenilgi değildir. Bazen en büyük sevgi, gitmekle başlar. Çünkü sevmenin bin bir hâli varsa, en olgunu budur: El çekip uzaktan sevmek…